Yeryüzünde 2.5 milyon yıldır insan yaşamakta. Bugünkü insan, homo sapiens, 200 bin yıldır yaşıyor. Yaklaşık 10 bin yıldır yerleşik yaşam sürüyoruz. Sümerlerden bugüne 6 bin yıl geçmiş.
Bu bilgiler eşliğinde kendimize bir sıfır noktası arayalım. 2.5 milyon yıl öncesi mi, 200 bin yıl öncesi mi, 10 bin yıl öncesi mi, 6 bin yıl öncesi mi?
Aydınlanmayı, ünlü Alman Filozof Immanuel Kant, “Herhangi bir rehber olmadan insanın kendi aklını kullanma cesaretini göstermesidir.” şeklinde tanımlamıştır.
Bu tanımla kendimizi bulacağımız sıfır noktası, M.Ö 7. Yüzyılda, Batı Anadolu’da, bugünkü Aydın ilimiz sınırları içinde olan Miletos’ta yaşamış Thales olacaktır. Söylenceden akıl yürütmeye geçişin sıfır noktası işte burasıdır.
Yani şöyle. Diyelim bir yerde deprem oldu. Daha önceleri buna doğa üstü nedenler öne sürülürken, artık bu gibi şeylerin nedenleri doğanın ta kendisinde aranmaya başlandı. İnsan, bilmenin cazibesine kapılmıştı artık. Bugün tıptan astronomiye neler yapabiliyorsak bunu işte o ilk adıma borçluyuz.
Sonrası Avrupa’da on asırlık bir kara dönem: Orta Çağ. Doğu’da ise Müslüman bilim ve felsefe insanlarının bu sırada Antik Yunan’a ait kaynakları işleyip geliştirdiklerini görüyoruz. Ancak kısa süreli bu gelişmelerden sonra, Doğu bu kez Avrupa’nın Orta Çağ’ına öykünüp din taassubu ile günümüze kadar süren bu dönemi yaşarken, Batı ise; önce, reformlar ve yeniden doğuş diye tanımlanan (ki bu “yeniden” tanımı Antik Çağ’a atıftır) Rönesans’tan sonra, 17.yy’da, Doğu’nun köprüsünden geçerek aydınlanmayı başlatıyor. Sonrası bugün işte.
Bize gelirsek, bugün içinde bulunduğumuz durumu en iyi anlatacak, işte; kendimizi tanımladığımız bu “sıfır noktası” olacaktır. Geçmişimiz eğrisi ve doğrusuyla geniş bir tarihtir. Buradan elbette dersler çıkaracağız. Ancak sıfır noktamızı, “Atatürk” yapamadıktan sonra, hangi adımımızı atarsak atalım, Orta Çağ’da debelenmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır.