Bölgesel

“AKÇAABAT KÖFTESİNİ MENÜYE DAHİL ETMEDİ”

Son günlerde Trabzon gündeminde, şehrimizde gerçekleşen Masterchef çekimleri sıkça yer aldı.

Program hakkında eleştiriler de geldi. Trabzon’un efsane köftecisi olan Nihat Usta restoranlarının sahibi merhum Nihat Aydın’ın büyük oğlu Volkan Aydın sitemini iletti.

Aydın, Trabzon denilince akla gelen köftenin yayında olmamasının kasıtlı olduğunu söyledi.

Aydın’ın açıklamaları şu şekilde:

Trabzon'un Gastronomi Siyaseti;Akçaabat Köftesi'ni Neden Gölgede Bırakıyor?

Son günlerde Trabzon'un gastronomik kimliği üzerine yaşanan tartışmalar, şehrin siyasi ve ekonomik dinamiklerini de gözler önüne seriyor. Masterchef programının Trabzon çekimlerinde yaşananlar, sadece bir televizyon programı meselesi değil, aslında şehrin kültürel mirasının nasıl yönetildiğinin de bir göstergesi.

Ortahisar Belediye Başkanı Sayın Ahmet Kaya'nın, programın tanıtımında Akçaabat köftesini ilk sıraya koyması takdire şayan bir hareket. Ancak, program ekibinin bu tercihi görmezden gelerek Akçaabat köftesini menüye dahi almaması, akıllara birtakım soru işaretleri getiriyor. Acaba bu, basit bir ihmal mi, yoksa daha derin, belki de ekonomik çıkarlarla şekillenmiş bir karar mı?

Şehrin tanıtımı için harcanan bütçenin büyüklüğü göz önüne alındığında, Trabzon'un asırlık lezzeti Akçaabat köftesinin göz ardı edilmesi, sadece bir program hatası olarak görülemez. Bu durum, şehrin gastronomik kimliğini şekillendirme çabalarının arkasındaki siyasi ve ekonomik güçlerin varlığına işaret ediyor olabilir.

Özellikle son yıllarda ısrarla ön plana çıkarılan 'Türk-Karadeniz somonu'nun, aslında Amerikan kökenli bir çiftlik balığı olduğu gerçeği, bu şüpheleri daha da artırıyor. Acaba balık üretim sektörünün lobi faaliyetleri, şehrin gerçek gastronomik değerlerinin önüne mi geçiyor?

Trabzon gibi 5000 yıllık tarihe sahip, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehrin, kültürel mirasını koruma ve tanıtma sorumluluğu vardır. Ancak görünen o ki, kısa vadeli ekonomik çıkarlar, bu sorumluluğun önüne geçmiş durumda. Akçaabat köftesi, Sürmene pidesi, kuymak gibi yöresel lezzetlerin geri plana itilmesi, sadece bir gastronomi meselesi değil, aynı zamanda bir kimlik ve kültür meselesidir.

Bu noktada, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının daha aktif rol alması gerekiyor. Şehrin gerçek değerlerini korumak ve tanıtmak için daha fazla çaba sarf edilmeli. Aksi takdirde, Trabzon'un zengin mutfak kültürü, ticari kaygılarla şekillendirilmiş yapay bir imajın gölgesinde kalma riski taşıyor.

Sonuç olarak, Trabzon'un gastronomik kimliğini şekillendirme çabalarının arkasındaki motivasyonları sorgulamalıyız. Akçaabat köftesi gibi şehrin gerçek değerlerini gölgede bırakan bu yaklaşımın, kimin çıkarlarına hizmet ettiğini düşünmeliyiz. Şehrimizin gerçek lezzetlerini ve kültürel mirasını korumak, sadece gastronomik bir mesele değil, aynı zamanda siyasi bir sorumluluktur.